Saraybosna’da "Avrupa'da İslam ve Müslümanların Geleceği" Sempozyumu Gerçekleştirildi

Yazıcı-dostu sürüm

Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) bünyesinde Bosna Hersek'te kurulan Avrupalı Balkan Demokratlar Birliğince (UEBD) organize edilen ve Saraybosna Yunus Emre Enstitüsünce desteklenen “Endülüs ve Bosna Hersek Ekseninde Avrupa'da İslam ve Avrupalı Müslümanların Geleceği” konulu sempozyum Saraybosna’da düzenlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konsey Üyesi Bakir İzetbegović, çok sayıda siyasetçi ve seçkin davetlinin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyum UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya’nın açış konuşmasıyla başladı.

"Düşmanımız İslam değil, teröristlerin kendisi"

Müslümanların, Avrupa toplumunun önemli bileşenlerinden biri olduğunun altını çizen Zafer Sırakaya, İslam'ın tüm dünya insanlarını kapsayan evrensel bir din olduğunu vurguladı.

Türk toplumunun ve diğer Müslümanların Avrupa'da düzenlenen terör saldırılarına karşı tutumunun son derece değerli olduğunu, buna rağmen İslam ile hiçbir bağı olmayan terör örgütlerinin gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle bugün Avrupa'da Müslüman olarak yaşamanın son derece zorlaştığını belirten Sırakaya, "Sadece Avrupa'da değil, tüm dünyada terörizmle mücadele etmeliyiz. Öte yandan, bizim düşmanımızın İslam ya da başka bir din değil, teröristlerin kendisi olduğunu da unutmamalıyız." diyerek sözlerini tamamladı.

“Avrupa tanımı tartışmaya açık olmalı”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, modern tarihte çok kritik bir zamandan geçildiğine ve Endülüs'ün, Avrupa İslam tarihinin en iyi dönemlerinden birini oluşturduğuna dikkat çekerek başladığı konuşmasında, Endülüs'te 700 yıldan fazla Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birlikte yaşama örneğini gösterdiklerini, bu toplumların birçok farklı alanda çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.

Avrupa'nın Yahudi-Hristiyan mirasına dayandırıldığına işaret eden Kalın, Avrupa'nın tanımlanmasında burada yaşayan Müslümanların da katkı yapma hakkı olduğunu vurgulayarak, ortada tek bir "Avrupa" tanımlaması olmadığını, farklı anlamlar taşıyan Avrupa tanımının, daha eleştirel ve tartışmaya açık olması gerektiğini ifade etti.

Yakın tarihte Bosna Hersek'te yaşanan Srebrenitsa soykırımının, İslamabad veya İstanbul'da değil, Avrupa'nın ortasında yaşandığını da hatırlatan Kalın, birçok insanın modern Avrupa'yı ve insan haklarını konuştuğu dönemde, binlerce Müslüman'ın Bosna Hersek'te öldürüldüğünü dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın sözlerini "Bosnalı Müslümanlar, Srebrenitsa soykırımından 20 yıl sonra da Avrupa'nın bir parçası olduklarını tüm dünyaya onurlu bir şekilde söyleyebiliyorsa, bu hala bir umut olduğu anlamına geliyor. Bosna Hersek'te yeni bir Endülüs kurulması için Avrupalılar, Türkler ya da diğerleri olarak onlara yardım etmeliyiz." şeklinde tamamladı.

"Boşnaklar, küçük ama omuzlarında büyük yük taşıyan bir millet"

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzetbegovic ise ne İslam'ın Avrupa ruhuna ne de Müslümanların Avrupa'ya yabancı olduğunu belirterek, İslami düşüncenin Avrupa'nın insani anlamda dirilişini başlattığının altını çizdi.

Tıp, matematik, astronomi, kimya, coğrafya, maliye gibi modern toplumun birçok alanının da Müslüman ilim adamlarından ayrıştırılamayacağını vurgulayan İzetbegovic, "Müslümanlar, diğer toplumlarla birlikte Avrupa'yı inşa edenler ve Avrupa kültürü ile medeniyetinin sahipleridir." ifadelerini kullandı.

Avrupa'da ve Avrupa ile 13 asırdır yaşayan İslam'ın,  kıtanın birçok kesimine Hristiyanlık'tan çok daha önce ulaştığına dikkat çeken İzetbegovic, 5 asırdır Avrupa'nın yerli halkı olan Boşnakların ve Bosnalı Müslümanların 1990'lı yılların sonunda hayatta kalmak adına büyük mücadele veren "küçük ama omuzlarında büyük yük taşıyan bir millet" olduğunu dile getirdi.

Büyük ilgi gören sempozyuma, Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Valenti İnzko, Bosna Hersekli bakanlar, belediye başkanları, ülkede görev yapan diplomatik misyon şefleri, uluslararası kurumların temsilcileri ve akademisyenler de katıldı.